Toplum, bireyi doğduğu andan itibaren çeşitli sınıflandırma biçimleri içinde inşa etmeye başlar. Doğumdan ölüme kadar süren toplumsallaşma sürecinde bireye aşılanan düşünce şemaları söz konusu bu sınıflandırmaları doğallaştırırken, sosyal yaşam pratikleri de bu düşünce biçimlerini sürekli olarak onaylamaya devam eder. Bireylerin eril ve dişil karşıtlıklar içine yerleştirilmesi de toplumsal ayrışmalara yol açan sınıflandırma biçimlerinden biridir. Bireyin toplumsal inşasının bedeni cinsiyetleştirici bir algı temeli üzerinden biyolojik gerçekliğe göre yapılandırılması ise toplumsal cinsiyet olarak adlandırılmaktadır.
Toplumsal cinsiyetle ilgili çalışmaların çoğunda kadın üzerinde durulmakta, konu yalnızca kadın sorunuymuş gibi işlenmektedir. Ancak bu kitap erkeklik çalışmaları ve queer teoriyi de bünyesine alarak konuya daha geniş bir açıdan bakmaktadır.
Edebiyat, müzik, din, psikoloji, siyaset, spor, sosyal politika ve yasalar, sanat, medya, sinema ve reklam gibi alanlarda toplumsal cinsiyet konusunu çok yönlü bir perspektifle inceleyen bu kitap, farklı disiplinlerde çalışan akademisyenler, üniversite öğrencileri ve konuya ilgi duyan tüm okurlara hitap etmektedir. İçinde Türkiye’den ve dünyadan çeşitli örnekler barındıran kitap, ayrıca okura kendinden de bir şeyler bulmasını vaat etmektedir.
Yorumlar
There are no reviews yet.
Only logged in customers who have purchased this product may leave a review.